iPad ile Zirveye Tırmanış
Keşif keyfini yükseltmek
Dağcı Adrian Ballinger ve Emilly Harrington dünyanın en iyi bilinen ve en çok korkulan dağlarının bir çoğuna tırmandılar. Bir çok insanın ancak basınçlı uçak kabini konforundayken ulaştığı soğuk ve acımasız yükseklikleri keşfederken yanlarında onlar için büyük önem taşıyan bir aygıt vardı: iPad.
Hazırlık
Yüksek tırmanışta detaylı planlamalar yapmak, yalnızca zirveye tırmanmak için değil eve güvenli bir şekilde geri dönebilmek içindir.
Ballinger ve Harrington’ın birçok kez tırmandığı Everest ya da Ama Dablam gibi bir zirveye çıkmak için aylar süren, karmaşık ve dikkat isteyen bir planlama gerekiyor. Alpenglow Expeditions grubuyla bir geziye çıkmadan önce araziyi ve hava durumunu inceliyor, rotayı planlıyor, nerede kamp yapılacağına karar veriyor, ekipman ve erzak konusunu yönetiyorlar. Kısa bir süre öncesine kadar, tırmanma girişimi planlarını hazırlarken eski ve hatalı kağıt haritalardan yararlanıyorlardı. Bazen bu bölgelerin haritaları bile olmuyordu. Ancak şimdi, iPad ve Gaia GPS topoğrafya uygulaması sayesinde, uzak dağlık bölgelerin çok detaylı haritalarını görebiliyorlar.
Alıştırma
İsminin akla ilk getirdiği anlama rağmen, ana kamp dağın eteklerinden çok uzaktadır. Büyük bir tırmanışta Ballinger, Harrington ve ekipleri öncelikle yaklaşık 2.700 metrelik bir yüksekliğe helikopterle çıkarlar. Bu da bir insanın alıştırma aşamasından geçmeden gidebileceği aşağı yukarı en yüksek irtifadır. Yedi‑sekiz gün süren zorlu bir yolculuktan sonra 4.900 metre yükseklikteki ana kampa ulaşılır. Tırmanışçılar burada birkaç hafta geçirir ve daha düşük oksijen seviyelerine uyum sağlayabilmek için vücutlarının kırmızı kan hücreleri üretmesini beklerler.
Ballinger ve Harrington ana kampta geçirdikleri bu zamanda iPad ile blog yazıyor, fotoğraf yayınlıyor ve sosyal medyada güncellemeler yapmaya başlıyorlar. Daha önce her şeyi anlatmak için medeniyete dönene kadar haftalarca beklemeleri gerekiyordu; ama şimdi fotoğraf ve videolarını iPad’lerinden düzenleyebiliyor ve kamptayken paylaşabiliyorlar.
Kısa bir süre sonra bir dizi keşif gezisine çıkıyor ve büyük zirve tırmanışına hazırlık olarak giderek artan yüksekliklerde kamp kuruyorlar. Bu rotasyon gezilerinde, yüksek kamplarda geceyi geçirdikten sonra ana kampa geri dönüyorlar. Bu hazırlık tırmanışları, oksijen yetersizliğine rağmen bedenlerinin tırmanmanın fiziksel güçlüklerine alışmasını sağlıyor.
Yalnızca en gerekli şeyler alınır, iPad de bunlardan biri
Ballinger ve Harrington, tırmanışın her aşamasında sırtlarındaki yükü azaltıyor. Dolayısıyla tırmanış zorlaştıkça, taşıdıkları da sadece en gerekli araçlara indirgeniyor. Dağda güvenli bir şekilde gezinmelerinin kritik bir parçası olduğundan, iPad zirveye kadar onlara eşlik ediyor.
Zirve Tırmanışı
Yıllarca yapılan antrenman aylarca süren planlama ve haftalarca gösterilen tüm çaba ana kamptan başlayan ve dört güren süren son tırmanışla doruğa ulaşıyor.Dayanıklılığı, pil ömrü ve çok kötü hava şartlarında bile çalışabilmesi, iPad in hep çantamızda olmasının nedenlerinden bir kaçı
Fiziksel güçlüğün ve düşük oksijen seviyelerinin ötesinde, beklenmedik hava koşulları bir tırmanışçının kabusu olabilir. Ani ve şiddetli bir kar fırtınası, bir tırmanışı kolayca durma noktasına getirebilir. Bu yüzden Ballinger ve Harrington’un iPad’lerinde önceden işaretledikleri noktalara güvenmeleri gerekir. Bu noktalar onlara en iyi rotayı gösteren dijital ekmek kırıntıları gibidir. “Havanın kötü olduğu günlerde doğru yolda olduğumuzdan emin olmak için birkaç dakikada bir iPad’e bakıyoruz” diyor Harrington. “Hatta bazen iPad sürekli elimizde oluyor.”
Ballinger ve Harrington tırmanışı planlamak, yönlendirmek ve kayıt altına almak için iPad’i ve Gaia GPS uygulamasını kullanıyorlar. GPS uydularla doğrudan iletişim kurduğu için onu her yerden kullanabiliyorlar. Ve elbette iPad’in ince ve hafif tasarımı da taşımayı kolaylaştırıyor.
Hava koşullarından dolayı görüş mesafesi sıfıra indiğinde, dağın neresinde olduğumuzu görebilmek bir ölüm kalım meselesi olabiliyor. Böyle durumlarda nereye gideceğimizi bilmenin tek yolu iPad.
Zirveye Varış
Deneyimli tırmanışçılar için bile, zirveye ulaşmak hiçbir zaman garanti değildir.
“Tırmanmayı denediğim dağların yalnızca yüzde ellisinde zirveye ulaştım” diyor Ballinger. Zirveye ulaşmak inanılmaz bir an olsa da, tabii bir de bunu kanıtlama meselesi var. Bir tırmanışı kayıt altına aldırmak, hükümet temsilcileri ve dağcılık kuruluşlarına ikna edici kanıtlar sunmayı gerektiriyor. Ballinger ve Harrington iPad’lerindeki Gaia GPS’i tam zirve noktasını bulmak ve tüm dünyanın görebileceği bir coğrafi etiket bırakmak için kullanıyorlar. Diktikleri bu sanal bayrakla orada olduklarına dair doğrulanabilir bir kayıt oluşturuyorlar.
Dünyanın en yüksek zirvelerine tırmanmak tamamen güvenli hale getirilemez. Her zaman zorlukları ve büyük riskleri olacaktır. Böyle olmalıdır da. Sonuçta zorlu tırmanışların cazibesi biraz da bunu herkesin yapamayacak olmasından kaynaklanır. Ancak iPad sayesinde, Ballinger ve Harrington bu nefes kesici yüksekliklerde biraz daha dikkatli bir şekilde dolaşabiliyorlar. Ve artık bu geziler biraz da olsa daha güvenli hale geldiğinden, Harrington, “Daha uzak yerlerde, yeni rotalar denemek istiyoruz” diyor.
Bir cevap yazın